ÇERMİK ÇUKURU

Ölenler rahmet,
kalanlara selam olsun..



Ay ışığı geceleri uzatır
Uzar yalnızlık
Uzar gurbet…

Ergani‘den gidersen
Yokuş aşağı Çermik’e varırsın
Solun harabaz,
Hemen yanı
Fokur fokur kaynayan suları ile Hamambaşı
Arsız,
Namus belası
İflah olmaz bir genç kız…

Akdağ çiftliğinde mola verdin diyelim
Katmer katmer güller
ve bir de buz gibi su karşılar seni...

Üç yolda Alman Fırat
buyur eder içeri
Gügümde kaynayan su
Çinko demlik,
Cam kadeh,
Toz şeker…
Gür sesi ile bir uçurumda ölmedim burdayım der…

Parsel parsel bağlarıyla
Süslü Zahide dolanır Heykel yamaçlarında
Kara üzüm habbesi değil gerdanında
Altından iri iri habbeler
Ak tenini sarıp sarmalar...

Sonra Çüngüş kavşağında
Kel Mehmet Ali'ye rastlarsın
Devr-i Şehmus Esmer'i anlatır sana...

Bilardonun önünden
Çay önüne yol gider
Yol üstü marangoz Hıdır tutar seni
Tulumbadan su vermeden bırakmaz asla...

Hala bostanına uğrar Sultan hala
Betonarme binalar olsada orda
Ya Mehmet Nuri‘yi sorar ya da Kemal‘i
Bir de kayısı ağaçlarını
Buz gibi pınarını
Oysa ne kayısı ağaçlarından eser var
Ne de buz gibi pınarından...

Ben mi Alzheimer? Çermik mi?
Gözlerim mi  kör oldu? pınarım mı kurudu?

Gel gör ki ne bilsin garibim
Hevsel bahçeleri tarumar
Kadasını belasını aldığım
Kimin uğruna bu imar bu iskan...

Bahçelerin karşısı
Mithat hoca asabiyeti taşıyan
Cumhuriyet İlkokulunun sınıfları
Yıllar,
Bunda yıllar önce
Domates biber uğruna kesildi asırlık kavakları...

Az ilerisinde Hacı İdris‘in dingi
ağır ağır inler
Ne çarkı döner
Ne de taşı
Ne bulgur çeken var
Ne hedik döven
Sokusu,
zıvanası,
mili,
darmadağan…

Ve Nişnik Köprüsünü hiç sorma bıra
Mahzun bakar adamın yüzüne
Muktedir değildir artık
Kaşları çatık
Taşları ise yaramı sızlatır…

Kenan Esmer
Mayıs 2018