ÇERMİKTEN SİTEM

Bir acem kızı yürürdü sokaklarımda,
Öldü ölecek her an
Bir Melike Belkıs
Yarı solgun yarı üryan
Yara bere içinde
On gün on gece
Kükürtlü sularımla ben oldum derman
 
Bendim düğün kervanları ağırlayan
Taş olmasın diye üç günlük bebe
İhanetin bedelini ödemesin diye
Ödemesin diye yufka ekmeğin bedelini
O bendim kızgın tanrılara karşı duran
Onlarla vuruşan savaşan
Hiç biriniz yoktunuz
Sonra yine bendim
Taşa dönmüş çocukların yasını tutan
Hüngür hüngür ağlayan…

Sorun hele
Amidli Mar-Yeşuva’dan
Evliya Çelebi‘den
Arifi Paşa‘dan sorun
Pembe pembe güller takardım saçlarıma
Her yanım „latîfül'l-manzara“ydı
Genç kızlar esbap yıkardı gözelerimde
Delikanlılar çayırlarımda
Hastalar kaplıcalarımda
Kırlangıçlar yuva yapardı köy odalarımda
Keklikler uçuşurdu dağlarımda
Ve papatyalar açardı
Her bahar damlarımda…

Mitanniler‘den,
Asurlar‘dan, Perslerden,
Büyük İskenderden
Yavuz Sultan Selim‘den de sorun
Tabur tabur ordularıyla yürüdüler üstüme
İmparatorlar,
Padişahlar
Sultanlar.
Buz gibi sularımdan içerek
İpek yolumdan geçtiler esnaflar
Zanaatkarlar, tüccarlar…

Ya şimdi?
Parke taşları döşüyorlar patika yollarıma
Büküyorlar boynumu
Kırıyorlar ayaklarımı.
Yalnızlığımı yüklüyorlar sırtıma
Dağlarım deşiliyor gün gece
Lokum lokum dinamitler yarıyor bağrımı
Ağaların, Beylerin oturduğu Eyvanlarımda,
Tezekler kurutuluyor,
Atlar zıbarıyor.
Betonarme evler yapılıyor yamaçlarıma
Ardıçlarım kesiliyor çay önünde, bir bir
Sinagogum yıkık viran
Heykel dağım duman duman
Aman aman bu ne kötü zaman
Saray Hamamı‘nda genç kızlarım yok
Hacı Musa da buğdayım
Asmalı köprüm,
Barajım yok
Haburman köprüm yorgun,
Tekkem dargın
„Asırlardır ayaktayım“ diyor
Takatim yok halim yok
Feryadımı duyan yok…

Ne olur ilişmeyin artık
İlişmeyin diyorum!
Evsel bahçelerimde açan tomurcuğa
Sinek çayında yüzen balığa
Petekkaya da ki paramparça kayalığa
İlişmeyin artık ne olur
İlişmeyin

Kenan Esmer
2008