Ford Niyazi - Kenan Esmer

Ford Niyazi‘nin bağırışıyla uyandım uykudan. Kesin tüp getirdi yine. „Yenge! yenge!“ diye bağırıyordu sabah sabah. Babam her zaman ki gibi erken çıkmıştı evden. Bugün Pazartesi ve Pazar yerine gitmesi gerekiyordu. Zabıta olarak en azından öğleden önce orada olup, köyden pazara mal satmaya gelenlere makbuz kesmesi gerek. Yol üstü Tüpçü Mustafa‘dan aygaz tüpü ısmarlamıştır kesin. Çünkü annem dün gece dedemlerden gelirken tüpün bittiğinden bahsediyordu babama.

Yatağımdan fırlayıp salona  koştum. Niyazi sırtında tüp, cebinde ingliliz anahtarıyla, insan sağlığı için hiçte uygun olmayan ve bütün standartlara aykırı bir açıyla yapılmış - en az 60 dereceydi - dik beton merdivenden yukarı çıkıyordu. Annemin yaz günlerinde, anca iki günde bir gelen suyla, evin heryerini yıkama alışkanlığı, belli ki Niyazi‘yi pek sevindirmemişti. Çünkü hem dik hem de ıslak olan merdivelerden kayma riski, Niyazi‘nin kaşlarını çatıp, suratını asmasına yetmişti bile. Merdivenlerden ağır ağır çıkarken ağzından bir şeyler mırıldanıyordu. Bu merdivenlere olan kızgınlığından değildi elbette. Zira Niyazi  normalde de kendisiyle konuşuyordu. Sadece kendisiyle konuşmuyor, sokaklardan geçerken, duvarlarda gördüğü boş deliklere plastik torba tıkmak gibi bir alışkanlığı da vardı. Bense zaten yoksul olan bu adama, merdivenleri çıkarken bir şey olmaması için içimden dualar ediyordum. Belli ki dualarım kabul olmuştu. En azından ben öyle tahmin ediyordum. Çünkü Niyazi kazasız-belasız yukarı çıkmıştı. Evimizin mutfağı dar ve karanlıktı. O tüpü lambasız takamayacağını ben de en az onun kadar biliyordum. Fakat o söylemeden lambayı açmak istememiştim. Tepkisini merak ediyordum. Acaba yeterince ışık olmadığını fark edecekmiydi? „Yeğenim şu lambayı aç hele“ Yüzümde Hafif bir sırıtma „tamam, açtım“


Niyazi

Niyazi, bir elinde İngiliz anahtarıyla boş tüpü sökmeye çalışıyor, diğer eli ile cebinden çıkardığı sarı ile siyah arası bir renk tonun da olan, belki de hiç yıkanmamış mendil ile, alnında biriken ter tanelerini siliyordu.  

Dolu olan, Aygaz tüpünü de taktıktan sonra, yüzünde  savaş kazanmış, mağrur ve müzaffer bir komutan edasıyla Niyazi, annemin bahşiş diye ikram ettiği, dünden kalma böreklerden iki tane yiyip evden ayrıldı.